Kolajen Nedir?
Kolajen vücutta en fazla bulunan proteindir. Kolajen, çeşitli vücut parçalarını oluşturan bağ dokularının ana bileşenidir. Tendonlar, eklemler, bağlar, cilt ve kaslar bu proteinden oluşur. Kolajenin, cilde yapı sağlamak ve kemikleri güçlendirmek de dahil olmak üzere birçok önemli işlevi bulunmaktadır.
Kolajen Vücutta Ne İşe Yarar?
Kolajen, dokulara destek sağlar, doku ya da organların canlı ve esnek kalmasına yardımcı olmaktadır. Bu özelliklerinin yanında yıpranan dokuların onarım ve yenilenmesinde, kemik dokunun ve derinin şekillenmesinde de önemli görevleri bulunmaktadır.
Kimler Kolajen Kullanmalı?
Yaş ilerledikçe vücutta kolajen üretimi azalır. Kolajen üretiminin azalması nedeniyle vücutta yapısında bulunduğu dokularda da kolajen miktarı da azalır. Vücuttaki kolajen miktarını artırmak ve dokuların yapısının korunması için kolajen takviyeleri alınabilir.
Kolajen takviyeleri alınması 30’lu yaşlardan sonra önerilmektedir. Özellikle 30-40 yaşları arasında doğru ve zengin içerikli kolajen takviyeleri alındığında yaşlanma sonucu oluşan bulguların daha geç görülmesini sağlanabilir.
Kolajen Tipleri Nelerdir?
Kolajenin 19 tane tipi tanımlanmıştır. Vücudumuzda en sık görülen çeşitleri tip 1, tip 2, tip 3, tip 4 ve tip 10’dur. Tüm bu kolajen tipleri vücudun farklı dokularında bulunmaktadır.
Tip 1 Kolajen: Vücutta en fazla miktarda bulunan kolajen türüdür. Tip 1 kolajen, vücutta organlarda, bağlarda, tendonlarda ve ciltte bulunur. Kemikleri destekler, cildi korur ve cildin elastikiyetini sağlar. Dokuları bir arada tutar ve yaraların iyileşmesini sağlar.
Tip 2 Kolajen: Tip 2 kolajen hücresel olmayan kıkırdak matrisi (kondrositler) tarafından üretilmektedir. Tip 2 kolajen, bağ dokularında bulunan kıkırdak oluşumuna yardımcı olur. Eklem sağlığı açısından bu kolajen türü oldukça önemlidir. Yaşa bağlı ortaya çıkan eklem ağrıları ve buna bağlı olarak meydana gelen çeşitli semptomların tedavisinde etkilidir.
Tip 3 Kolajen: Organları ve cildi oluşturan hücre dışı matrisin ana bileşeninden oluşmaktadır. Kalp ve kan damarları ile kan dokusunu oluşturmada destekleyicidir. Tip 3 kolajen, cildin esnekliğini ve sıkılığını korumasında da etkilidir. Kasların, damarların ve organların yapısını desteklemektedir.
Tip 4 Kolajen: Tip 4 kolajen, sindirim ve solunum yüzeylerini oluşturmaktadır. Cildin derin katmanlarında bulunur. Organları çevreleyen bazal zarın oluşumunda etkilidir.
Tip 10 Kolajen: Yeni kemiklerin oluşumunda görev alır. Aynı zamanda eklem kıkırdaklarının gelişimi için de önemlidir. Eklem bölgelerinde bulunan kırıklarda onarıcı görev görmektedir.
Kolajen Kaybına Yol Açan Faktörler Nelerdir?
- Çevre kirliliği (toksinlere maruz kalmak)
- Stres
- Sigara kullanımı,
- Alkol tüketimi,
- Güneş ışığına uzun süre maruz kalma,
- Aşırı şeker tüketimi
- Paketlenmiş, rafine gıdalar,
- Sağlıksız beslenme,
- Uyku düzensizliği ve yeterince uyumama
- Menopoz
Kolajenin Kilo Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Kolajen protein peptitleri diğer protein türleri ile karşılaştırıldığında daha doyurucudur. Yapılan araştırmalarda kolajen tüketen kişilerde diğer protein türlerine göre yüzde kırk daha fazla tokluk hissiyatı oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Tokluk hissi vermesi nedeniyle kolajen, kilo verme sürecine katkıda bulunan bir maddedir.
Kolajen, iştahı azaltmaya da yardımcı olmaktadır. Kilolu hastalarda hidrolize kolajen alımının kana tokluk hormonu salgıladığı saptanmıştır. Kolajen, dolaylı yoldan kilo kaybetme sürecine de yardımcı olmaktadır.
Kolajen Kireçlenmenin Önlenmesi İçin Kullanılır Mı?
Kireçlenme (osteoartrit), eklem ve kas yapısının bozulmasıyla oluşur. Eklem ve kaslarda kireçlenme sonucu ağrı karşımıza çıkmaktadır. Kireçlenmenin düzeyine göre hastaların normal hayat akışını etkileyerek ağrılar meydana gelmektedir.
Aslında kireçlenme olarak ifade edilen durum eklem ya da kasta doku kaybıdır. Kasta ve eklemlerde oluşan bu doku kaybı ağrılara neden olmaktadır.
Kireçlenmenin önlenmesi için pek çok koruyucu tedbir alınabilir. Kilo vermek, hafif egzersizler, eklem içi enjeksiyon gibi yöntemler kireçlenmenin tedavi edilmesine yardımcı olur.
Ancak bazen ileri seviyelerde ki kireçlenmeye bağlı sorunlarda cerrahi işlem gerekebilir. Kireçlenmenin ileri seviyeye taşınmasını engellemek için kolajen peptit kullanılabilir.
Kolajen Nasıl Kullanılır?
Vücutta azalan kolajeni takviye yoluyla yerine koymak için en yaygın 4 kullanım önerisi:
Su ile tüketmek: Kolajen suda rahatlıkla çözünen, tadı neredeyse hiç olmayan ve kokusuz bir proteindir. Bir bardak suda günde tercihen 10 gr kolajen tozu karıştırılarak güvenle içilebilir.
Çay, kahve ile tüketmek: Kolajen çay ve kahvenin tadını ve kokusunu değiştirmez. Bu nedenle çay ve kahve ile beraber de içilebilir.
Meyve suyu ile tüketmek: Meyve suyuna kolajen ekleyerek gayet sağlıklı ve pratik bir şekilde alınabilir.
Çorba ve yemekler: Çorba veya herhangi bir yemeğe eklenerek de kolajen alınabilir.
Kolajen Desteğini Ne Kadar Süre Kullanmak Gerekiyor?
Yapılan klinik çalışmalar kolajen takviyesi alan kişilerde dört hafta sonunda farkın görülmeye başladığını gösteriyor. Sekiz hafta sonunda da belirgin sonuçlar elde ediliyor.
Kendi Kolajeninizi Korumak İçin Ne Yapmalısınız?
Egzersiz yapmak
Sağlıklı ve dengeli beslenmek
A ve C vitamini kullanmak
Sigarayı bırakmak,
Güneşten korunmak,
Düzenli ve yeterince uyumak,
Şeker ve rafine edilmiş ürünleri tüketmemek
Kolajen Kaybı
Kolajen ciltte bol miktarda bulunur; fakat yaşlanma ile cildin iç tabakaların azalmalar meydana gelmektedir. Cilt esnekliğini kaybeder. Elastikiyetini kaybedeb ciltte çatlaklar oluşmaya başlar ve zamanla ciltte kırışıklıklar ortaya çıkar. Cilt zamanlar yaşlı bir görünüme ulaşır.
Uzun süre bilinçsiz güneşlenme, dengesiz beslenme ve uyku düzensizlikleri kolajen kaybına yol açabilmektedir.
Kolajen kaybı zararlı tüketim alışkanlıklarından vazgeçilerek ve faydalı beslenme alışkanlıkları ile belirli bir seviyeye kadar önlenebilmektedir. Fakat özellikle 40 yaş üzerinde ve menopoz sonrası insan vücudun kolajen üretme kabiliyeti zayıflamaktadır. Bu da kolajen kaybına ve kas kütlelerinde zayıflamaya neden olur.
Dinamik bir vücuda sahip olmamıza neden olan kolajenin geri konulması için özel ek gıdalar gerekmektedir.
Yazar: Ekrem Güldaş